 Fıstık  çamları ile kaplı olan bu yörenin Kozak adını almasının nedeni bitki  örtüsünden dolayı. Ege denizi ve çevresindeki yeryüzü  oluşumu içinde başkalaşım geçirmiş yer kabuğu jeolojik tarih çizgisinde  ilk önce ortaya çıkmış yaşlı bir coğrafya kesimi.
Fıstık  çamları ile kaplı olan bu yörenin Kozak adını almasının nedeni bitki  örtüsünden dolayı. Ege denizi ve çevresindeki yeryüzü  oluşumu içinde başkalaşım geçirmiş yer kabuğu jeolojik tarih çizgisinde  ilk önce ortaya çıkmış yaşlı bir coğrafya kesimi. 
 Bu bölgenin büyük kısmının geçimini sağlayan  fıstık çamı 15.000  hektarın üzerinde yer kaplamakta ve bölge ekonomisinin %60 ını  sağlamaktadır. Diğer gelirler %40 dilim ise hayvancılık, granit  işletmeleri, üzüm vb.
 Ve şimdi Kozak yaylası yok edilmeye  çalışılıyor ve yok ediliyor..
 Yöre sakinleri şimdiden maden  araması için binlerce ağacın kesimine başlandığını söylüyorlar..
   Bergama  Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, Kozak Yaylası’nın Kaplan köyü  yakınlarındaki Çukuralan’da, resmi rakamlara göre 7 bin 743 ağaç  kesildiğine dikkat çekiyor ve ekliyor:  “Koskocaman bir orman yok  edildi; bir ton kayaçtaki 4 gram altın için. Yüzlerce yılda oluşan bu  ormanı 4 gram altın için feda eden zihniyeti lanetliyoruz”
   Bu  konuda bölgedeki sivil toplum kuruluşları bir açıklama yaptı. Açıklamada  şu sözlere yer verildi: 
    
 “Kozak’ın her yıl 50 milyon dolar civarında  çam fıstığı ihracatı yapılan bir bölge. Kozak köylüsü, ormanları bugüne  kadar canı gibi korudu, bu yüzden orman yangınlarının hemen hemen hiç  yaşanmadı. Şimdi Kozak köylüsü soruyor, bunca yıl gözbebeğimiz gibi  koruduğumuz Kozak Yaylası’nı altıncı şirketlere peşkeş çekilsin diye mi  koruduk? Nedir bu rezalet?! Yeryüzünün cenneti olan Kozak Yaylası’na  nasıl kıyarsınız; bu hangi vicdana, hangi dine ve imana sığar?  Kozaklıların feryadını duyacak vicdan sahipleri yok mu Ankara’da? Milli  park ilan edilip koruma altına alınması gereken yaylamızı, altıncı  şirketin talanına nasıl açarsınız? İki elimiz iki yakanızda...” Kozak’ta  yaşananları yöre sakinlerinden  FATMA KUTLU şöyle kaleme aldı:
 
“Babamın, dedemin,atamın doğduğu, yattığı Kozak... Yeşiller denizi  Kozak, Allah'ın bize bahşettiği cennet.Ama birkaç yıldır bu güzelim  cennette karabulutlar dolaşıyor. O güzelim cennette geçirdiğim muhteşem  yaz tatilleri hala aklımda, orman içinde uzun yürüyüşler, akan berrak  sularında balık avlamalar, yüzmeler, ormanın içinde ata binerek cennetin  içinde kaybolmalar, tan vakti dedemle dağların,çam ağaçlarının  arasından güneşin doğuşunu izlemek sonra bağdan sabah çiği üstünde üzüm  ve incir yemek... Çam kozalaklarından elde edilen künerden fıstıkları  çıkardığımız güzel anlar...            Ormanda özgürce koşan yılkı atlarının  seyrine doyum olmazdı. Günbatımında çamların ardından Ege Denizi'nde  batan güneşin şöleni... Akşamları dedemin tahta kerevetinde  kardeşlerimle uzanarak, çam ve badem ağaçlarının izin verdiği kadar  Samanyolu ve yıldızları seyrederken dedemin anlattığı Kurtuluş ve  Çanakkale savaşlarının hikayeleri ile uykuya dalardık.        Hala bunları yapan, yaşayan çocuklar var.  Ama birkaç yıl sonra belki bu ağaçların hiçbiri kalmayacak,ormanda  yaşayan hayvanlar,kuşlar, ceylanlar, belki de insanlar.        Sular altın madeni için çekilecek, yeraltı  suları yok olacak, ağaçlar kuruyacak. Bulunabilen sular siyanürle  kirlenecek, ve bizlerin torunları bizim yaşadığımız mis gibi çam  havasını ve temiz çevreyi bulamayacaklar...        5-7 yıl için maden ocağı oraları kullanacak  işi bitince kirlettiği,yok ettiği doğayı tek başına bırakıp  terkedecek...”  
 
  Evet durum bu... Her geçen gün doğal  güzellikler ve orada yaşayan tüm canlılar... HES projeleri ile altın  madenciliği ile doğamız kirletiliyor, katlediliyor ve bir grup insan  bunun için savaş veriyor. Ya halkın geri kalan çoğunluğu?.... Sessizce  izliyor ya da farkına bile varmıyor, ya da umursamıyor. Oysa oksijenimiz  tükeniyor, doğal güzelliklerimiz yokediliyor...
TİN / GÖRSEL BASIN