13 Mart 2010 Cumartesi

KACAN VE KACIRILAN COCUKLAR

Çocuk kaçırma ve evden kaçma olayları son birkaç yılda inanılmaz boyutlara ulaştı. Her gün gazete ve televizyonlarda çocuk kaçırılma haberlerine rastlıyoruz. Bu bile insanların ve insanlığın ne durumlara geldiğini gösteriyor.



Çeşitli sebeplerle çocuk kaçırmaları yaşanıyor. Organ mafyası, ırza geçme, satma vb. bir çok nedenden dolayı. Evden kaçışlarda ise, pek çok sebep var...



Peki evden kaçan çocukların durumu nedir? Neden kaçıyorlar hiç düşündünüz mü? Aile içi şiddet, çocuğu anlamamak, cinsel taciz, para ile çocuğu satışa çıkarmak, üvey anne ya da üvey babanın şiddet göstermesi, hatta öz anne ve babanın şiddet göstermesi, çocuğu istemediği okula vermek, istemediği işte çalıştırıp çocuğunun üzerinden para kazanmak vs… Sebepler çok ve çeşitli.. Tabi ki sadece aile baskısından oluşan nedenler değil, çocuğun çevresindeki kişilerin de etksi büyük kaçma olaylarında. Yanlış arkadaş edinme, büyüdüğünü kanıtlama, başkalarının yaşamına özenme… Ve Sanal alem.. Evet sanal alemdeki tuzaklar... Pek çok paylaşım siteleri, oyun siteleri var. Dikkat edilmesi çocuğunuzun davranışlarını, kişiliğini bozacak derecede...

DEVAMI...

12 Mart 2010 Cuma

HAFTANIN FILMLERI - 12/19 MART



Bu hafta vizyona giren filmlerden seçtiklerimizi sizinle paylaşıyoruz. Seçim size kalmış...
Acı Bir Hayat Öyküsü
Precious: Based on the Novel 'Push' by Sapphire

Yönetmen Lee Daniels
Senaryo Geoffrey Fletcher, Sapphire
Oyuncular Gabourey Sidibe, Mo'Nique, Paula Patton, Mariah Carey, Sherri Shepherd Filmin Türü Drama

Sapphire’in “Push” isimli romanından sinemaya uyarlanan film, aile içi şiddet ve tecavüz konusunu işliyor. Precious, Altın Küre 2010’da ”En İyi Drama”, ”En İyi Kadın Oyuncu” ve ”En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dallarında aday gösterdi.

KONUSU: Tüm yaşadıklarına rağmen Precious içinde bulunduğü durumu kaderinin bir parçası olarak kabûllenmiştir ve yaşadığı sorunlardan hayal dünyasında gezintiye çıkarak kaçmaya çalışmaktadır. Film, hayatın umutla bakılması gereken bir hediye olduğu düşüncesi ile hareket ediyor ve aynı zamanda, çaresiz insanların yalnız olmadıklarını, onlara her zaman yardıma hazır kurumların var olduğunu anlatıyor.

Zindan Adası / Shutter Island

Yönetmen : Martin Scorsese
Oyuncular : Leonardo DiCaprio, Mark Ruffalo, Ben Kingsley, Michelle Williams, Max von Sydow, Emily Mortimer, Patricia Clarkson, Jackie Earle Haley

KONUSU: ''Yıl 1954. Soğuk savaş zirve noktasında. Adli polis Teddy Daniels ve yeni ortağı Chuck Aule çok sayıda cinayet işlemiş, zeki bir kadın katilin kaçmanın imkansız olduğu Aschecliffe Hastahanesi'ndeki son derece güvenlikli bir odadan esrarengiz bir biçimde kayboluşunu araştırmak üzere Zindan Adası'na çağrılır. Bu uzak, fırtınaların dövdüğü adada araştırma yapan psikiyatrlar ve tehlikeli psikopat hastalar bulunmaktadır. Bu ürkütücü ortamda hiçbir şey göründüğü gibi değildir.''
Yüreğine Sor

Yönetmen : Yusuf Kurçenli
Oyuncular : Tuba Büyüküstün, Kenan Ece, Hakan Eratik, Ayla Algan, Alp Öyken, Hakan Karahan

KONUSU: Yusuf Kurçenli'nin yönettiği ve Tuba Büyüküstün, Kenan Ece, Hakan Eratik ile Aliye Esra Salebci'nin oynadığı ''Yüreğine Sor'', farklı inançlara sahip iki genç arasındaki aşkı beyaz perdeye aktarıyor. Karadeniz'in muhteşem doğasında çekilen filmin konusu özetle şöyle:

''Esma ile Mustafa birbirini sevmiştir, fakat bu aşkın bir engeli bulunmaktadır. Mustafa, gizli Hristiyandır. Esma dahil herkes onu Müslüman sanmaktadır. Öbür yandan Osmanlı, yaptığı yasal düzenlemelerle Hristiyan tebaayı Müslümanlarla eşit duruma getirmiştir. Kilise, gizli Hristiyanların dinlerini açıklamasını istemektedir. Mustafa, kilise ile aşkı arasında kalmıştır.''

DEVAMI...

10 Mart 2010 Çarşamba

SANATA EDEBIYATA BIRAZ SAYGI

Önüne gelenin yazarım, şairim dediği bir durum var. Aynı 2-3 parça söyleyip, orasını burasını açarak bir yerlere gelen ve kendini sanatçıyım diye adlandıran popüler şarkıcılar gibi.

3-5 şiir yazıp, birkaç yazı kaleme alıp ben yazarım, ben şairim diyenlerden geçilmez oldu ortalık.

İnsanlar egolarına teslim olmuş, egolarını ön plana çıkarmış bir durumda. Oysa elbette ego önemli ama kendini bilecek noktada dur demesini de bilerek. Yazarlık, edebiyat, şairlik o kadar basit değil. Emek ister, birikim ister. Yaşanmışlık, yaşamışlık ister. Beyin ve ruh birlikteliği ister. Oradan buradan kopyalayarak, Üç beş ilave yaparak şair de olunmaz, edebiyatçi da.

Üstadlara saygısızlık olur bu olsa olsa. Emeğe, geçmişe, saygısızlık.. Her alanda olduğu gibi kalitesizlik, sıradanlık edebiyata da yansımış durumda ve her eline kalem alan, şair, yazar olmuş durumda. Oysa şairim yazarım ünvanlarını kullanmak yerine onları başarıya götürecek “şair adayıyım, yazar adayıyım” demek olmalıdır ki bu işin erbaplarına da ayıp olmasın.

Sanmayın ki burada hepsini tukaka yapıyorum. Hayır dediğim gibi kabul edemediğim kendilerini etiketlendirmeleri.. Bırakın bir başarı varsa onu okurlarınız yapsın.

BIR SANATSEVER

TİN