5 Eylül 2009 Cumartesi

TURAN DURSUN.. YASAMI..OLUMU..

Turan Dursun, 1934'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Gümüştepe köyünde dünyaya geldi. Ailesinin sekiz çocuğundan biriydi. Henüz beş yaşındayken tüm ailesiyle birlikte Ağrı'nın Tutak ilçesinde dedesinden kalma yerlere tekrar sahip olmak ve oraları işletmek umuduyla göç etti. Babası aileyi geçindirmek üzere köylerde imamlık yapmaya başladı. Kıt kanaat geçinen babasının tek arzusu oğlunun Basra'da ve Kûfe'de bulunmayacak derecede bir din alimi olmasıydı.

Babası kendisini yatılı din okullarına, Kur'an kurslarına, ünlü hocalarının yanına eğitim için verdi. Bu hocalardan dini eğitimi alabilmek için Ağrı'dan Muş'a, Adana'ya ve oradan da Türkiye'nin birçok şehrine, kasabasına ve köyüne gitti. Biri hariç tüm hocalarından bedava eğitim gördü. İşte bu hocadan ders alabilmek için kendisinden istenilen zamanın parasıyla 100 TL'yi ödeyebilmek için hem esans satmaya, hem de hocalık yapmaya başladı. Kendisine hocalık yapan bu kişi ise daha sonraları Ankara Elmalıdağ Müftüsü oldu. Askerlik çağına ulaşana kadar Kürtçe, Çerkezce ve Arapça öğrendi. Antropolojiyle de yakından ilgilendi.

Diyanette müftü olabilmek için İlkokulu dışarıdan bitirdi. İlk olarak köy imamlığı yaptı. İstanbul Çarşamba'da Üçbaş ve İsmailağa medreselerinde hocalık yaptı. 1958-1965 yılları arasında Tekirdağ, Gemerek, Türkili, Altındağ ve Sivas' ta Müftülük yaptı. Atatürkçü ve şeriatın katı kurallarına ters davranışları nedeniyle İslamcı çevrelerde yadırgandı. Müftülükleri sırasında bu nedenlerle sürgünleri oldu. 60'lı yıllarda aydın müftü olarak kamuoyunda yankılar getirdi. Kendi deyişiyle İslama olan inancını yitirdikten sonra 1965 yılında müftülüğü bıraktı.

Turan Dursun yazdıklarının bedelini canıyla ödeyebileceğini bilmiyor muydu? Bu soruya yanıt olarak Hasan Yalçın' a şunları söylemişti: "Rahat yaşamak uğruna gerçeği mezara mı götüreyim; halka gerçeği anlatmak uğruna ölümü mü göze alayım?" Turan Dursun bir aydınlanma savaşçısı olarak yanıtladı soruyu. Ve o anda ölümü yendi. Ölümün ötesine geçti. Ölüm, Turan Dursun' u daha da büyüttü. Yazdıklarının uğruna yaşamını feda etmiş olmasının büyüsüyle daha çekici hale geldi. Adı, ölümsüz aydınlanma kurbanları arasına yazıldı.

Turan Dursun' un kitapları, onun ölümünden sonra yayınlanabildi. İlk kitabı, ölümünden iki ay sonra yayınlanan Din Bu 1 adlı kitabı idi.

Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden çıkıp işe giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:

DEVAMI...

4 Eylül 2009 Cuma

EVLENIYORSUNUZ.. PEKI HERSEY HAZIR MI?


Geleceğe ait önemli bir karar verdiniz... Evlilik... Peki herşey hazır mı? Planlarınız yaptınız mı düğüne dair... Size yardımcı olabileceğini düşündüğümüz ayrıntılar burada...

Evlilik hazırlıklarına başladınız. Bunun için planlama ve bütçeyi de dikkate almalı ve organizasyonu bu doğrultuda yapmalısınız. Düğün töreni tatlı telaş, ama nasıl düzenlendiği ve planlandığı çok önemli. Olası aksaklıkları önlemek, düğününüzü tatlı bir anı olarak saklayabilmek ve yeni yaşamınıza iyi bir başlangıç yapabilmek için bazı noktalara dikkat etmenizde yarar var. Başarılı ve güzel bir düğün davetinde uyum ve bütünlük önemlidir. Doğru menü, lezzetli yemek, nikah töreni, ses-ışık-müzik, dekor, zamanlama, pastanın çıkışı, programın akışı, hepsi bir bütündür. Evet, büyük gün kararlaştırıldı ve geri sayım başladı. Şimdi hiç telaşa kapılmadan ajandanızı elinize alın ve hazırlıklarınıza başlayın. Düğün hazırlıklarına, mümkün olduğunca erken bir dönemde başlamalıdır ki, beklenmedik aksilikler yaşanmasın. Bunun içinde ajandanızı hemen elinize alıp bir takvim düzenlemelisiniz. 6 ay kadar bir süre önce organizasyona başlamak yerinde olacaktır. Öncelikle bunun için bir bütçe ayıracağınızı sakın unutmayın. Ayırdığınız bütçeye ekstra harcamalar gireceğini de unutmadan oranlayın. İkinci aşamada düğününüzü nasıl yapmak istediğinize karar verin. Bir kır düğünü mü, yoksa sade bir nikah mı olacak? Yemekli mi yemeksiz mi kokteyl türü mü olacak. Bütçeyi buna göre tekrar gözden geçirin ve kararınızı verin.. Üçüncü aşamada, belediye işlemleri devreye girecektir.Nikah belgelerinizi hazırlamaya aylar öncesinden başlayın. Tarihinizi belirleyin.

Düğün zamanı yaklaştı mı? Evet kolları sıvayın ve düğün yapılacak mekan seçimi, geliklik ve smokin seçimi için araştırmalara başlayın. Düğünün olmasına birkaç hafta kala son çalışmalarınızı da yapın. Bunlar nedir? Balayı yeriniz, balayı tarihiniz, nikah şekerleriniz, nikah şahitleriniz,fotoğrafçı seçiminiz. Evet bütün bunlar tamamlandı ve düğün gümnü geldi çattı mı? Düğünden bir ün önce hamama gidin, bir güzellik salonunda kişisel bakımınızı yaptırın.

Yarın büyük bir gün. Yaşamınızda açılacak olan yeni bir sayfa için erken yatın ve güne hazır olarak kalkın. Evet... Geleceğinizin temellerinin oluşacağı gün geldi. Derin bir nefes alın. Bırakın etraftaki tatlı koşuşturmaları...Kuaförünüze gidin. Oradan fotoğrafçınıza ve son olarak tabi, düğününüzün yapılacağı yere.

YAŞAM İKSİRİ... CEVİZ


Ceviz.. Yaşam iksiri de denilebilecek cevizin yararları saymakla bitmiyor. Yaşılık engellemesinden tutunda cinzel gücü arttırmasına kadar pek çok faydası olan ceviz, kolay bulunması bakımından da oldukça doğal bir ilaç....


Cevizin Yararları...


* İçinde bulunan omega 3 ve omega 6 sayesinde yaşlanmayı geciktiriyor. Kalp, damar, beyin ve sinir fonksiyonlarını düzenleyip, yaraların iyileşmesinde rol oynuyor. Ayrıca prostat kanserşinden koruyor. Yapılan arşatırmalar haftada 2-3 avuç ceviz yiyenlerin yemeyenlere göre kalp krizi geçirme riski düşük.
* Saç dökülmesini engelleyip, saçlara canlılık ve parlaklık kazandırıyor. Bunun için yapmanız gereken; 20-25 adet kuru ceviz kabuğunu bir litre suda kaynatıp, dinlendirdikten sonra saçlarınızı haftada 2 kez bu su ile durulamanız. Ayrıca, taze ceviz kabuğunu bir cezve suyla macun haline gelene kadar kaynatıp bunu saçınıza maske olarak uyugulamanız.
* Yeşil halde taze cevizin kabukları kaynatılıp içildiği takdirde cinsel gücü arttırıyor.
* Ağız kokularından muzdaripseniz, cevizle bunu önleyebilirisiniz. Yaprağını su da kaynatın ve bir kaşık zeytinyağı ilave edin. Geceleri bununla gargara yaptığınızda bir süre sonra ağız kokusundan kurtulduğunuzu göreceksiniz.

DEVAMI

NERDEN CIKTI BU UMRE: ERTUGRUL ÖZKÖKÜN UMRE KESFI


NERDEN ÇIKTI BU UMRE: ERTUGRUL OZKÖK’ÜN UMRE KEŞFİ .. Ertuğrul Özkök’ün Umre Ziyareti günümüzün en popüler konularından bir haline gelmiş durumda. Herkes bir şeyler söyleyip bir şeyler karalıyor bu konuda. Gerçekten de gündeme oturmak diye buna derler tam anlamıyla. Dalga dalga öyle bir patlatıyorlar ki olayı, gündemde ne Ermenistan, ne Demokratik Açılım ne de milli maç filan kaldı.. Herkes bir baktı ki Ertuğrul Özkök’ün Umre Ziyareti konuşuluyor.

Her şeyden önce bunun için yürekten tebrikler.

Diğer yönden baktığımızda, yani “bu topluma ve ülkemize nasıl bir katkı sağlayacaktır” diye sorduğumuzda ise Özkök ve Hakan televizyon televizyon gezip (esasında davet edilip demek daha doğru olabilir belki de) neden bu ziyareti yaptıklarını ve bunla nasıl bir etki yaratmak veya katkıda bulunmak istediklerini anlatıyorlar. Bu yazı bu açıklamaların bizim penceremizden nasıl algılandığı ve yorumlandığı ile ilgilidir.

TURKIYEINTERNETTE.COM

NEREDEN ÇIKTI BU UMRE..

Özkök’e göre bayağı büyük bir sansasyon yaratan bu ziyaretin amacı tamamen “farklı bir şey yapmak noktasından hareketle Umre’de Ertuğrul Özkök olarak gördüğü şeyleri ve izlenimlerini tarafsız bir şekilde anlatmak”

Ahmet Hakan’ise hatta Özkök’den daha da büyük bir heyecanla bu ifadeyi destekliyor. Onun da gözlerinde gerek patronunu faydalı (ve de belki hayırlı) bir işe yönlendirmiş olmanın, gerekse gerçekten de hoş, ılımlı ve “ötekileri” birbirine yaklaştırmaya katkıda bulunabilecek bir gazetecilik olayına imza atmış olmanın mutluluğu okunuyor.

devamı...

3 Eylül 2009 Perşembe

SONBAHAR SEZONUNDA NE GIYECEKSINIZ?


Sonbahar sezonunun başlaması ile koskoca bir yazı geride bırakıyoruz. Bu mevsimde kadınların büyük sıkıntılarından biri de ne giyeceklerini şaşırmalarıdır. Öyle bir mevsim ki, ne kollu, ne kolsuz giyeceğinizi bilemezsiniz.

Bu mevsin en uygun kıyafet seçeneğiniz mevsimlik pantolonlar ve kısa ceketler olacaktır. Üzerine giyeceğini bir gömlek ya da omuzlarınıza atacağınız bir şalla hem şıklığınızı tamamlarsınız, hem de ne giyeceğim derdinden kurtulursunuz. Yanınızdan eksik etmeyeceğiniz kot ya da kadife ceket ile kıyafetiniz kombine olacak.

Tercihini koton kumaşlardan yana kullanırsanız sağlıklı olacağı gibi, üşümenizi ya da terlemenizi engelleyecektir. Ayrıca bu sezon kapr pantolonlarda yine gözde… Bedene oturan likralı pantolonlar kullanım açısından da kolay ve şık.

DEVAMI...

1 Eylül 2009 Salı

ISMAIL GULNAR ILE SON OYUNLARI VE TIYATRO UZERINE YOLCULUK...


Tiyatro sanatçısı İsmail Gülnar ile, sergiledikleri oyunlar ve tiyatro ile ilgili sıkıntılar üzerine bir söyleşi yaptık. Sizlerle paylaşıyoruz....

TİN : Merhaba İsmail Bey, Çalışmalarınız nasıl gidiyor. Son olarak sergilemekte olduğunuz “ Hoşçakal Baba” adlı oyunu bugüne kadar nerelerde sergilediniz?

İSMAİL GÜLNAR : "Hoşcakal Baba" isimli oyunumuzu Türkiye genelinde en az bin kez sergiledik Bu oyunumu ben on sene önce yazmıştım .. O zamanda turne yaptık..Birkaç gün önce oyun sergilediğimiz yerler şunlardır: Ölüdeniz,.Göcek ,Muğla .Karadere, Kemer, Gölhisar, Tefenni, Acıpayam… Daha birçok yerde sergiledik yaz turnemiz boyunca. Antalya civarında da çok ilgi gördü. Mesela; Antalya Serik emniyet müdürü çocuklarımıza faydalı olacağını söyleyerek organizeyi emniyet olarak üstlendiler.

TİN : Oyuna seyircinin ilgisi ne durumda. Bölgelere göre izleyici değişiyor mu?

İSMAİL GÜLNAR : Bölgelere göre ilgi mutlaka değişiyor. Kırsal yerlerde ilgi daha çok. Ama büyük kentlerde artık tiyatroyu seviyor ve biliyor. Bu da orada bulunan idarecilerin ürünü. Belediyelere ve kaymakamlara çok büyük görev düşüyor. Onlar halka tiyatroyu anlatırsa, halkta tiyatroyu tanır ve sever.

TİN : Oyunun konusu nedir?

İSMAİL GÜLNAR : Parçalanmış aileleri anlatan neticede çocuklarının nelere maruz kaldığını ve uyuşturucuya başkaları tarafından nasıl alıştırıldığını anlatan bir oyun. bu oyuna önümüzdeki aylarda da devam edeceğiz. Çünkü büyük ilgi görüyor ..Bir de bunun çocuklarımıza hizmet niteliği var

TİN : Sanırım oyunu Sevgili Yılmaz Kurt’a ithafen oynuyorsunuz

İSMAİL GÜLNAR : Oyunumuzu rahmetli Yılmaz Babanın anısına oynadığımız doğru. Çünkü Yılmaz Kurt Yılmaz Baba tiyatromuza onaltı yıl emek verdi..onu asla unutamıyoruz.

TİN : Ülkemizde tiyotroculuk mesleği ne durumda?

İSMAİL GÜLNAR : Ülkemizde tiyatro mesleği yavaş yavaş ilerlemekte .

Bu da belediye başkanlarımızın sanata verdiği değer. Hepsi için konuşmuyorum. Bir de tiyatroyu bilmeyen tanımıyan KONSERCİ belediye başkanları var. Festivaller adı altında belediyenin kasasını boşaltan ve tiyatroya gelince bütçemiz yok, diyen başkanlar ben bunlarla mücadele etmesini seviyorum

TİN : Devletin etkisi var mı?

İSMAİL GÜLNAR : Devletin tabiki etkisi var..Tiyatrolara yapılan ödenek adil dağıtılmıyor. Ben devletten para istemiyorum Tiyatrolara devlet parasal yardımdan ziyade, salonlar açmalı.. Dağıtılan para adil değil. Ben Türkiye’nin en uzun turnesini yapan bir tiyatro sahibiyim

TİN : İnsanlara tiyatroyu aşılamak için neler yapılabilir?

İnsanlara tiyatroyu aşılamak için idarecilere büyük görev düşüyor bulundukları yere tiyatro getirsinler yeter ki…Biz sevdirmesini biliriz

DEVAMI...

Dünayadan... Gezi.. Lizbon


Lizbon...
Yedi tepe üzerine kurulu olan Lizbon, Arnavut kaldırımları, yokuşlu yolları ve tarihi binaları ile benzerlikler gösteren bir kenttir. Ancak Lizbon’da kat kat binalar, gökdelenler bulmak neredeyse mümkün değildir. Otantik bir yapısı vardır.

Bunu insanlarında da görebilirsiniz. Kent bulunduğu konum açısından İstanbul’a oldukça çok benzemektedir. Lizbon’da da Aynı İstanbul Boğazı gibi kenti ikiye bölen Tejo nehri vardır.

Lizbon için turistler 'Beyaz kent' tanımını kullanıyor. Tepeden limana baktığınız zaman gördüğünüz şey, bembeyaz evlerdir. Sokaklarda dolaştığınızda adeta İstanbul’u yaşadığınızı hissedersiniz..

Lizbonu diğer Avrupa başkentlerinden ayıran özelliği, kültürü ve mimari farklılığıdır. Şehri gözlemlemenin en kolay ve romantik yolu, kalesine çıkmak. Castelo de São Jorge'dan kentin tamamını görebilirsiniz.




Portekiz, yakın tarihinde de 45 yıl süren bir diktatörlük devri yaşamış. 25 Nisan 1974'deki ihtilalin ardından daha demokratik bir hayat başlamış. Avrupa Birliği'ne üyelik ise ülkenin kalkınması için önemli bir gelişme olmuş.




Baixa bölgesi, Lizbon'un Müslümanlar'dan sonra gelişen yerleşim alanı. Bu bölgenin en güzel caddesi Rua Agusta.. Aralarında pek çok ünlü markanın da bulunduğu dükkanlar, cafeler, hediyelik eşya veya el sanatları satılan tezgahlar.. Kısacası burası kentin en turistik ve eğlenceli caddesi.



Gezilecek Görülecek Yerler

BELEM KULESİ : Kız Kulesine oldukça benzeyen bir yapıdır. Denizin içinde olan bu yapı, eskiden sefere çıkan denizcileri gözlemleyebilmek için inşa edilmiştir. Kuleyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dikilitaşı çok çekicidir. Üzerinde zaferi simgeleyen bir kaide mevcuttur. Kenarlarında ise, bağımsızlık savaşlarının isim ve tarihleri yazılmıştır.

RESTAURADORES MEYDANI: 1640 yılında Portekiz'in bağımsızlığını sağlaması anısına açılmıştır.

MUSEU NACIONAL ARTE ANTIGA :Portekiz sanatının ilk dönemlerden 19. yüzyıl başlarına kadar olan dönemdeki gelişmeleri öğrenmek ve anlamak için ziyaret etmeniz gereken yerlerden biridir. 1884 yılında Tejo nehrinin yakınlarında kurulmuştur.

VASCO DA GAMA KULESİ 145 metre uzunluğundaki kuledir. Portekizli kaşifin adı verilmiştir. 1998 yılında Lizbon'da düzenlenen EXPO fuarı öncesinde inşaa edilmiştir.
AVENIDA LIBERDADA : Lizbon’un en ünlü caddelerden biridir. 1755’deki Lizbon depreminden açılmıştır.Bulvar, 1800 li yılların mimari tarzına sahiptir. Mitingler , gösteriler, festivaller genellikle bu caddede yapılmaktadır. I.Dünya Savaşı sırasında ölenler içinde bir anıt mevcuttur.

CRISTO REI ANITI : Almada’da yapılmıştır.nehrin sol kıyısında Almada'da bulunur. Tüm şehre hâkim bir noktada kolları açık şekilde görülen anıt heykel Rio de Janeiro'daki Corcovado anıt heykeline benzer bir şeklide, II Dünya Savaşı’ndan sonra Portekiz’in yıkımdan kurtarılması dolayısıyla şükran amacıyla yapılmış bir anıttır.

TEATRO NACIONAL DE SAO CARLOS : Lizbon'un opera salonu sonbahar ve kış dönemlerinde çok yoğun gösteriler yapılır.

PARQUE EDUARDO VII : Kent merkezinde bulunan büyük bir parktır.arque Eduardo VII, ve Avenida da Liberdade'nin devamında bulunur. Park adını, açılışı sırasında orada bulunan İngiltere Kralı VII. Edward'dan alır.

İSA HEYKELİ: Lizbon’da oldukça dikkat çekici yapılardan bir tanesi ise Brezilya’nın Portekiz’e hediye ettiği İsa Heykeli’dir. Bu heykel yüksek bir binanın tepesinde bulunuyor. Lizbon’da oldukça meşhur olan asansörlerle bu yüksek binanın en tepesine çıkıyorsunuz. İsa heykelinin kollarının arasından bütün Lizbon’u seyre dalıyorsunuz.

ASANSÖR (Elevador): Lizbon’da asansörlerin çok değişik bir yeri vardır. Bu şehirde bulunan asansörler, binaların içinde değil dışında bulunuyor. Ve bu asansörler genellikle turistik amaçlı olarak kullanılır. Şehri en güzel şekilde tepeden seyretmek isteseniz, asansörlere binebilirsiniz. Santa Justa sokağında bulunan 1911 yılında yapılmış olan asansör, Lizbon'da bulunan asansörlerin en meşhurudur.

Kalınacak Yerler...

HOTEL VIP ZURIQUE
Rua Ivone Silva, no: 18
HOTEL BOTANICO
Rua Mãe Dágua nº16-20
HOTEL VIP SANTA IRIA
Estrada Nacional 10, Nº 1260
RESIDENCLA OLIVEIRA
Rua dos Caminhos de Ferro, 70-20
HOTEL TIARA PARK ATLANTIC LISBON
Rua Castilho, 149 - 1099-043
RESIDENCIAL JARDIM DA AMADORA
Lg Major Humberto Da Cruz No 3, Amadora - 2700 - 545
HOTEL INTERNACIONAL Rua da Betesga, Nr 3 As Janelas Verdes Inn Tel: 21 86 396 81 43
SHERATON LISBOA HOTEL Tel: 21 357 57 57








GECE KULÜPLERİ .

Gara Maritima Da Alcantara, Salsa Latina, Blues Cafè, rua da Cintura do Porto, Edificio 226; Alcântara-Mar, rua da Cozinha Economica 11; Bar do Rio, Armazen A-Porta 10, Cais do Sodre; Speakeasy vardır.
Yemek Yerleri...
Lizbon'da yemek denilince akla ilk gelen deniz ürünleridir. İstiridyeler, ıstakozlar, balık çeşitleri içinde ağız tadınıza uygun olanı seçebilirsiniz. Üstelik fiyatları da oldukça uygundur. Klasik Portekiz yemeklerinin tadına bakmak istiyorsanız, Bairro Alto'daki herhangi bir restorana girebilirsiniz. Brada bulunan restoranlar genellikle küçük işletmelerdir. Çoğunlukla buradaki restoranlar aile tarafından işletilen, ufak ve ucuz yerler. Kentin en lüks restoranları ise eski bir rıhtım olan Kais ve Blues. Buralarda Lizbon cemiyet hayatının önde gelenlerine rastlayabilirsiniz.

Yemek sonrası ise tatlı Portekiz şaraplarının tadına bakmayı ihmal etmeyin.

DEVAMI...

31 Ağustos 2009 Pazartesi

3 MILYON EURO KARSILIGI HELALLIK?

Münevver Karabulut'un ölümünün üzerinden aylar geçti ve katili hala yakalanamadı. Olaylar dur durak bilmeden devam ediyor. Aslında bu olayın ardında tartılıması gereken diğer bir konu da etik tartışması olmalı.

Bugün aşağı yukarı herkes son olaydan haberdar olmuştur. Süreyya Karabulut'un Garipoğlu ailesinin helallik talebi için, 3 milyon Avro istediği iddiası..

Dökülen bir kan, yiten umutlar, bir genç kızın yaşama veda edişi (ettirilişi)... Hazin şeyler yaşanırken arkasından mide bulandıracak şekilde olaylarda yaşanmakta. Sistem öyle bir duruma getirmiş ki insanları... Para ile satın alaınamayacak insan da neredeyse kalmadı dünyada. Etik, onur, duygular yerini maddi değerlere(!?) bıraktı.

Bir babanın böyle bir teklif getirmesi her ne nedenle olursa olsun, kabul edilebilir bir şey değil. Bundan bir kaç ay önce baba Karabuluta olayla ilgili bir kitap basılması için fikri sorulduğunda Baba Karabulut ‘bu kitaptan elde edilecek parayı nasıl paylaşacağız?’ demiş. Konuyu yakından takip edenlerden bir olan Cüneyt Özdemir'in twitter sayfasındaki yazısı konuyu daha iyi tasvir etmenize yardımcı olacaktır.



DEVAMI...

30 Ağustos 2009 Pazar

2010 TRIKONUN YILI OLACAK


2009 yazını beklerken haftalar aylar geçti ve kış sezonu neredeyse başlayacak. Peki önümüzdeki kış moda giyim tarzı nedir diyorsanız; hemen sizi aydınlatalım.

Bu kış geçen kış olduğu gibi kısa ceketler gene revaçta ancak, 2010 yılı derinin ve trikonun yılı olacak. Mutlaka gardrobunuzda kısa bir deri ceket bulundurmayı ihmal etmeyin. Renklerde ise her sezon değişmeyen asil renk siyah ve grinin tonları hakim olacak.

Diz üstü eteklerinde gene dar paça ve taytlarla giyileceği bir kış var önümüzde. Taylar önümüzdeki kışta vitrinleri ve hanımların bacaklarını saracak görünüyor.

TRİKONUN YILI

Trikonun o insanı sıcacık saran yumuşaklığı ve soğuktan koruması bir başka. Bu sezon triko elbisele öne çıkan parçalar olacak. Hem görüntüsü ve şıklığı ile, hem sıcak tutması nedeniyle vazgeçilmezlerden olacak. Bu arada sıcak tutacak, omuzlarınıza alacağınız bir şalı da unutmayın. Triko elbiselerde boy mini... İster bu şekilde isterseniz taytlarla giyebileceğiniz bu kıyafetlerle şıklığınıza şıklık katabilirsiniz. Triko pantolon giymediyseniz onu da bu yıl mutlaka denemelisiniz.

DEVAMI